2020 yılında Genel Cerrahi Profesörü unvanını aldı. Reflü ve obezite cerrahisi alanlarında yoğun deneyime sahip olan Dr. Toydemir, çalışmalarına bu alanlarda devam etmektedir.Mini Gastrik Bypass fiyatları, tedavi süreci, sonrası dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili yazımızın devamını okuyabilirsiniz.
Mini Gastrik Bypass (MGB) diğer adıyla Tek Anastosmoz Gastrik Bypass (OAGB) obeziteyle mücadelede etkili bir cerrahi yöntemdir. Bu işlem hem mide hacmini küçülterek hem de bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakarak kilo kaybı sağlamayı hedefler. Mide dar bir tüp haline getirilir ve bağırsaklarla yeni bir bağlantı kurularak besin emilimi azaltılır. Bu sayede hem erken tokluk hissi oluşur hem de kalori alımı sınırlanır. MGB düşük komplikasyon oranları ve etkili kilo kaybı sonuçlarıyla öne çıkmaktadır. Ancak prosedür sonrası anemi ve ülser gibi potansiyel sorunlar konusunda dikkatli takip gereklidir.
Mini Gastrik Bypass (MGB) obezite cerrahisinin evrimi içinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bariyatrik cerrahinin geçmişine bakıldığında gastrointestinal sistemin kilo kaybı sağlamaya yönelik cerrahi değişikliklerinin 1950’lere dayandığı görülür. Bu dönemde uygulanan jejunoileal bypass gibi yöntemler bağırsakların büyük bir kısmını devre dışı bırakarak kilo kaybı sağlamayı hedefliyordu. Ancak bu yöntemlerin ciddi malnütrisyon karaciğer yetmezliği ve diğer komplikasyonlarla ilişkilendirilmesi nedeniyle daha güvenli alternatiflere ihtiyaç duyuldu.
1966’da Iowa Üniversitesi’nden Dr. Edward E. Mason gastrik bypass konseptini geliştirerek bariyatrik cerrahinin yönünü değiştirdi. Dr. Mason’ın yöntemi küçük bir mide poşu oluşturarak besinlerin mideyi daha az kullanmasını ve emilimin sınırlandırılmasını hedefliyordu. Bu teknik günümüz modern bariyatrik prosedürlerinin temelini oluşturdu.
1997 yılında Dr. Robert Rutledge geleneksel Roux-en-Y Gastrik Bypass (RYGB) prosedürüne daha basit ve hızlı bir alternatif olarak Mini Gastrik Bypass yöntemini tanıttı. MGB daha az cerrahi süre ve komplikasyon riski ile gerçekleştirilebilen midenin azami kıvrımında dar bir tüp oluşturmayı ve jejunumun yaklaşık 200 cm uzağından bağlanmayı içeren bir prosedürdü. Ancak özellikle safra reflüsü ve bunun potansiyel uzun vadeli etkileri üzerine odaklanan endişeler bu yöntemin yaygın kabulünü başlangıçta sınırladı.
2000’li yılların başlarında Avrupa ve Asya’daki cerrahlar MGB’yi kabul etmeye ve modifiye etmeye başladılar. 2002 yılında İspanyol cerrah Dr. Miguel A. Carbajo safra reflüsü riskini azaltmak için afferent kollar ekleyerek Tek Anastosmoz Gastrik Bypass (OAGB) yöntemini tanıttı. Bu modifikasyon prosedürün güvenlik profilini artırarak uluslararası kabulünü kolaylaştırdı.
Bugün biriken bilimsel veriler MGB/OAGB’nin obezite ve ilişkili metabolik bozukluklarla mücadelede etkili bir seçenek olduğunu göstermektedir. Ancak başarıyı sürdürebilmek için dikkatli hasta seçimi ve uzun vadeli takip şarttır.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Kimler İçin Uygundur?
Mini Gastrik Bypass (MGB) ameliyatı obezite ile mücadelede etkinliği kanıtlanmış bir yöntem olup belirli kriterlere sahip bireyler için uygundur. Öncelikli olarak bu ameliyat şiddetli obezite hastalarında düşünülmektedir. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40 kg/m² veya daha yüksek olan bireyler ameliyat için güçlü adaylardır. Bu grup morbid obez olarak sınıflandırılır ve MGB bu bireylerde hem kilo kaybını hem de obeziteyle ilişkili komplikasyonların iyileşmesini sağlayabilir.
VKİ’si 35 kg/m² ve üzeri olup tip 2 diyabet, hipertansiyon, dislipidemi veya obstrüktif uyku apnesi gibi obeziteye bağlı hastalıklardan birine sahip olan bireyler de ameliyat için uygundur. MGB bu bireylerde sadece kilo kaybı değil aynı zamanda ilgili hastalıkların remisyonunu veya iyileşmesini hedefler. VKİ’si 30-35 kg/m² arasında olan ancak kontrolsüz tip 2 diyabet veya non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı gibi ciddi metabolik bozuklukları bulunan bireyler için de MGB multidisipliner bir değerlendirme sonrası düşünülebilir.
Daha önce yaşam tarzı değişiklikleri farmakoterapi veya bariyatrik prosedürlerle başarılı kilo kaybı sağlayamayan hastalar için de MGB uygun bir seçenek olabilir. Özellikle önceki bariyatrik girişimlerden yeterli sonuç alınamayan durumlarda MGB revizyonel cerrahi olarak etkili bir alternatif sunar.
Hasta seçimi sürecinde yaş, ruh sağlığı, beslenme durumu ve cerrahi sonrası uyum potansiyeli gibi faktörler dikkatlice değerlendirilmelidir. Ameliyatın başarısı hastanın operasyon sonrası gerekli yaşam tarzı değişikliklerine ve medikal takiplere ne ölçüde uyum sağlayacağına bağlıdır. Psikolojik ve beslenme değerlendirmeleri ameliyat öncesinde yapılmalı ve bireye özel bir bakım planı oluşturulmalıdır.
Mini Gastrik Bypass hakkında detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Kimler İçin Uygun Değildir?
Mini Gastrik Bypass (MGB) obezite ve ilişkili hastalıkların tedavisinde etkili bir cerrahi yöntemdir. Ancak bu prosedür herkes için uygun değildir ve bazı durumlar ameliyat için kesin veya relatif kontraendikasyonlar oluşturur.
Şiddetli Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GERD):
Şiddetli GERD tanısı almış hastalar özellikle Los Angeles sınıfı C veya D özofajit varlığında MGB için uygun değildir. Bu prosedür anatomik değişikliklerle safra reflüsünü artırabilir ve özofajitte kötüleşmeye veya Barrett özofagusu gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Barrett Özofagusu ve Enterik Metaplazi:
Barrett özofagusu veya enterik metaplazi MGB sonrası artan safra reflüsü nedeniyle kansere dönüşme riski taşır. Bu nedenle bu durumlarda cerrahi önerilmez.
Crohn Hastalığı:
Crohn hastalığı bağırsaklarda aktif enflamasyon riskini artırarak MGB sonrası komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle bu hastalık MGB için kontraendikasyon kabul edilir.
Şiddetli Kardiyovasküler Hastalıklar:
Kalp yetmezliği veya kontrolsüz koroner arter hastalığı gibi ciddi kardiyovasküler sorunlar cerrahinin risklerini artırabilir ve ameliyatın güvenliğini sorgulatabilir.
Aktif Peptik Ülser Hastalığı:
Peptik ülserlerin aktif olduğu durumlarda cerrahi değişiklikler ülser iyileşmesini engelleyebilir bu nedenle önce medikal tedaviyle kontrol altına alınmalıdır.
Kontrolsüz Psikiyatrik Bozukluklar:
Kötü kontrol edilen psikiyatrik hastalıklar ameliyat sonrası uyum sorunlarına ve komplikasyonlara neden olabilir.
Koagülopati Sorunları:
Kanama bozuklukları cerrahi sırasında ciddi komplikasyonlara yol açabileceği için dikkatle değerlendirilmelidir.
Gebelik:
Gebelikte bariyatrik cerrahi önerilmez; ameliyat sonrası gebelik planlayan hastaların 12-18 ay beklemesi tavsiye edilir.
Aktif Kanser Tanısı:
Aktif kanser hastalarında cerrahi önerilmez. Öncelikle kanser tedavisi tamamlanmalıdır.
Önceki Geniş Abdominal Cerrahiler:
Daha önce geniş abdominal cerrahiler geçirmiş olan hastalar yapışıklık riski nedeniyle detaylı bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Nasıl Uygulanır?
Mini Gastrik Bypass ameliyatı hastanın supin (sırt üstü düz yatış)pozisyonda yerleştirilmesiyle başlar.Hastanın sabitlenmesi ameliyat sırasında stabiliteyi sağlamak ve basınç yaralarını önlemek açısından kritik öneme sahiptir. Karın boşluğunda çalışma alanı oluşturmak için karbondioksit insufflasyonu ile pneumoperitoneum ( karın boşluğunu belli bir basınca kadar karbondioksit gazı ile doldurmak) gerçekleştirilir.
Port Yerleştirilmesi:
Laparoskopik cerrahi için genellikle beş trokar kullanılır:
Optik Trokar: Supraumbilikal bölgeye yerleştirilir ve laparoskop için kullanılır.
Sağ Midklaviküler Trokar: Cerrahın sağ elinin kullandığı aletler için.
Sol Midklaviküler Trokar: Cerrahın sol elinin aletleri için.
Sağ Subkostal Trokar: Karaciğerin çekilmesi için.
Sol Anterior Aksiller Trokar: Yardımcı aletlerin yerleştirilmesi için.
Mide Poşunun Oluşturulması:
Midenin azami kıvrımında bir pencere açılır ve ikinci ile üçüncü damar pedikülleri arasında çalışılır. Bu bölgeden His açısına doğru stapler ile bir kesi yapılır. Bu işlem yaklaşık 15-18 cm uzunluğunda ve 50-150 ml hacminde dar bir gastrik tüp oluşturur. Bu yeni mide poşu yiyecek alımını kısıtlayan ana unsurdur.
Gastrojejunostomi:
Yeni mide poşu jejunumdan bir halka ile birleştirilir. Ligamentum Treitz’ten (ince barsakların başlangıç noktası) yaklaşık 150-200 cm uzaklıktaki jejunum halkası genellikle antekollik yöntemle mide poşuna bağlanır. Lineer stapler kullanılarak yan-yana bir anastomoz oluşturulur. Bu bağlantı emilebilir dikişlerle kapatılarak güvence altına alınır.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatının Yan Etkileri Nelerdir?
Beslenme Eksiklikleri:
MGB mide ve bağırsakların yapısını değiştirdiği için bazı besin maddelerinin emiliminde sorunlar yaşanabilir.
Demir Eksikliği Anemisi: Duodenumun bypass edilmesi demir emilimini azaltır ve yorgunluk halsizlik gibi anemi belirtilerine yol açabilir. Düzenli kan testleri ve demir takviyesi önerilir.
Vitamin B12 Eksikliği: Mide küçüldüğünde intrensek faktör üretimi azalır bu da B12 emiliminde sorunlara yol açabilir. B12 eksikliği genellikle sublingual veya enjeksiyon yoluyla giderilir.
Kalsiyum ve Vitamin D Eksikliği: Emilim değişiklikleri osteoporoz riskini artırabilir. Kalsiyum ve D vitamini takviyesi önemlidir.
Dumping Sendromu:
Ameliyat sonrası mide içeriğinin bağırsaklara hızlı geçişi dumping sendromuna neden olabilir.
Erken Dumping: Yemekten hemen sonra mide bulantısı, ishal, taşikardi gibi belirtilerle kendini gösterir.
Geç Dumping: Yemekten birkaç saat sonra hipoglisemi belirtileri ortaya çıkabilir. Bu durum küçük ve düşük şeker içerikli öğünlerle yönetilebilir.
Gastrointestinal Komplikasyonlar:
Anastomoz Sızıntısı: Mide-bağırsak bağlantısında sızıntı peritonite yol açabilir ve acil cerrahi müdahale gerektirir.
Anastomoz Darlığı: Bağlantı yerinde skar dokusu oluşumu yutma zorluğuna yol açabilir; endoskopik tedavi gerekebilir.
Marginal Ülserler: Özellikle sigara içen veya NSAID kullanan hastalarda ülser riski artar.
Safra Yolu ve Bağırsak Komplikasyonları:
Safra Taşları: Hızlı kilo kaybı safra taşı riskini artırabilir.
Bağırsak Tıkanıklığı: İçsel fıtıklar veya yapışıklıklar cerrahi müdahale gerektirebilir.
Psikolojik Etkiler ve GERD
Ameliyat sonrası yaşam tarzı değişiklikleri psikolojik zorluklara neden olabilir. Sürekli destek ve uygun diyet planları önemlidir. Ayrıca bazı hastalarda reflü şikayetleri artabilir.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Ne Kadar Başarılı?
Mini Gastrik Bypass (MGB) kilo kaybı ve obeziteye bağlı hastalıkların tedavisinde yüksek başarı oranlarıyla dikkat çeken bir cerrahi yöntemdir. Ameliyat sonrası kilo kaybı oranları oldukça etkileyicidir; yapılan geniş çaplı araştırmalarda hastaların ameliyat sonrası ilk yıl içinde fazla kilolarının %80’ini kaybettikleri ve bu başarının uzun vadede de sürdürüldüğü görülmüştür. Beş yıl sonra hastaların %50-60 oranında fazla kilo kaybını koruduğu rapor edilmiştir. Türkiye’de de benzer sonuçlar elde edilmiştir; hastalar ilk 12-18 ay içinde %60-70 oranında fazla kilo kaybı yaşamış ve uzun dönemde bu başarıyı sürdürebilmiştir.
MGB’nin yalnızca kilo kaybı sağlamadığı aynı zamanda obeziteye bağlı hastalıkların iyileşmesine de katkıda bulunduğu bilinmektedir. Özellikle tip 2 diyabet remisyon oranlarının %80-90 arasında değişmesi bu prosedürün etkileyici başarılarını göstermektedir. Ayrıca hipertansiyon ve hiperlipidemi gibi ciddi sağlık sorunlarında da belirgin iyileşmeler kaydedilmektedir. Bununla birlikte MGB’nin başarısı cerrahın deneyimi ve hastaların yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlamasıyla doğrudan ilişkilidir. Deneyimli cerrahlar komplikasyon oranlarını minimize ederek daha iyi sonuçlar elde etmektedir.
Her cerrahi işlemde olduğu gibi MGB’nin de komplikasyon riskleri vardır. En sık görülen sorunlar arasında marginal ülser (%2,7) ve anemi (%7,0) yer alır. Ancak genel ölüm oranı %0,10 gibi düşük seviyededir bu da prosedürün güvenilirliğini desteklemektedir.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatına Nasıl Hazırlanılır?
Mini Gastrik Bypass (MGB) ameliyatı kapsamlı bir hazırlık süreci gerektirir. Bu süreç cerrahi başarıyı artırmak komplikasyon riskini azaltmak ve iyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla planlanmıştır. Ameliyat öncesi yapılması gereken adımlar şunlardır:
Ameliyat öncesinde hastalar kapsamlı bir tıbbi değerlendirmeden geçirilir. Tıbbi geçmişin incelenmesi fiziksel muayene ve laboratuvar testleri ile genel sağlık durumunuz değerlendirilir. Karaciğer ve böbrek fonksiyonları kan şekeri düzeyleri ve beslenme durumunu analiz eden kan testleri yapılır. Gerekirse abdominal ultrason veya tomografi taramaları kullanılarak karın bölgesi detaylı şekilde incelenir. Kardiyopulmoner değerlendirme ve uyku apnesi testi gibi ileri tetkikler cerrahi risklerin belirlenmesine yardımcı olur. Ayrıca mide hastalıklarını ekarte etmek için gastroskopi önerilir.
Ameliyattan önce sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirmek önemlidir. Sigaranın bırakılması yara iyileşmesini hızlandırır ve enfeksiyon riskini azaltır. Düzenli fiziksel aktivite cerrahi sonuçları iyileştirir ve genel sağlık düzeyinizi artırır. Alkol ve kafein tüketiminin kesilmesi ameliyat sonrası komplikasyonları azaltabilir.
Ameliyat öncesi diyet karaciğer boyutunu küçülterek cerrahi işlemi kolaylaştırır. Genellikle düşük kalorili bir diyet uygulanır ve ameliyata birkaç gün kala berrak sıvı diyetine geçilir. Bu hazırlık cerrahi sırasında oluşabilecek zorlukları en aza indirir.
Psikolojik destek cerrahi sürece hazırlıkta kritik öneme sahiptir. Yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlamak ve duygusal yeme davranışlarını yönetmek için gerekli rehberlik sağlanır.
Hastaların cerrahi prosedür hakkında bilgilendirilmesi bilinçli onam sürecinin bir parçasıdır. Riskler faydalar ve cerrahi sonrası süreç detaylı şekilde açıklanır.
Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Sonrası Bakım Nasıl Olmalı?
Mini Gastrik Bypass (MGB) ameliyatı sonrası bakım hastanın hem fiziksel iyileşmesi hem de uzun vadeli kilo kaybı başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Ameliyat sonrası ilk adım sıkı bir diyet programına uyum sağlamaktır. Sıvı diyetle başlayan süreç tam sıvı püre ve yumuşak gıdaların kademeli olarak tanıtılmasıyla ilerler. Yaklaşık altı hafta sonra yüksek proteinli düşük şekerli ve düşük yağlı bir normal diyete geçiş yapılır. Yemeklerin yavaş yenmesi iyice çiğnenmesi ve yemek sırasında sıvı alımından kaçınılması sindirim sisteminin adaptasyonunu kolaylaştırır.
Besin emilimindeki değişiklikler nedeniyle vitamin ve mineral takviyesi ömür boyu gereklidir. Multivitamin B12 vitamini, demir, kalsiyum ve D vitamini eksikliklerinin önlenmesi için düzenli takviyeler önerilir. Kan değerlerinin düzenli kontrolü ihtiyaçların kişiselleştirilmesi açısından önemlidir.
Fiziksel aktivite ameliyat sonrası sürecin önemli bir parçasıdır. Erken dönemde kısa yürüyüşlerle başlanmalı zamanla egzersiz süresi ve yoğunluğu artırılmalıdır. Haftada 150 dakika orta şiddetli aerobik egzersiz ve direnç antrenmanları kas kaybını önler.
Tıbbi takip randevuları kilo kaybı sürecini ve olası komplikasyonları değerlendirmek için düzenli olarak yapılmalıdır. Vitamin eksiklikleri dumping sendromu veya sindirim sorunları gibi durumlar uzman ekip tarafından yönetilmelidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Mini gastrik bypass Roux-en-Y’den nasıl farklıdır?
Mini gastrik bypass (MGB) ve Roux-en-Y gastrik bypass (RYGB) bariyatrik cerrahiler, mide boyutunu küçültüp sindirim sistemini değiştirerek kilo kaybı sağlamayı amaçlar, ancak aralarındaki farklar, karmaşıklık ve sonuçlar açısından belirgindir. MGB, dar bir mide tüpü oluşturup doğrudan ince bağırsağa bağlanarak daha kısa bir operasyon süresi ve daha az komplikasyon riski sunar. RYGB ise küçük bir mide poşu oluşturup ince bağırsağı Y şeklinde yeniden yönlendirir, bu da daha karmaşık olup daha yüksek komplikasyon riski taşır. Araştırmalar, MGB’nin daha uzun vadede daha fazla kilo kaybı sağladığını, bir yıl sonra fazla vücut ağırlığının %69’unu, beş yıl sonra ise %73’ünü kaybettiğini, RYGB hastalarının ise bir yılda %74 ve beş yıl sonra %60 oranında kilo kaybettiğini göstermektedir. Her iki yöntem de metabolik sendrom ve tip 2 diyabet gibi durumları etkili bir şekilde iyileştirir, ancak MGB’nin daha basit yapısı benzer veya daha iyi sonuçlar sunarken daha düşük risk profili ile gelir. Ancak MGB, safra reflüsü riski taşır, bu da ülser ve yemek borusu hasarına yol açabilir ve revizyon cerrahisi gerekebilir.
Ameliyat sonrası kilo verme süreci ne kadar sürer?
Mini gastrik bypass ameliyatı sonrası hastalar, genellikle ilk yıl içinde fazla vücut ağırlığının %70-80’ini kaybederler. Bu kayıp, ikinci yılın sonuna kadar %80-90 seviyelerine ulaşabilir. Uzun vadeli çalışmalara göre, hastalar 5 yıl sonunda fazla vücut ağırlığının %50-60’ını koruyabilmektedir. Ancak bu süreç, diyet kurallarına uyum, fiziksel aktivite ve genel sağlık durumuna bağlı olarak bireysel farklılıklar gösterebilir.
Mini gastrik bypass sonrası vitamin eksiklikleri daha mı yaygındır?
Mini gastrik bypass ameliyatı sonrası vitamin eksiklikleri yaygın olup, yapılan çalışmalara göre uzun dönemde vitamin D eksikliği oranı %35,8, E vitamini %16,5, A vitamini %13,4, K vitamini %9,6 ve B12 vitamini eksikliği %8,5 oranında görülmektedir. Ayrıca tiamin (B1 vitamini) eksikliği de postoperatif dönemde yaygın olup, nörolojik sorunlara yol açabilir. Bu eksiklikler, cerrahi müdahale nedeniyle besin emiliminin azalmasından kaynaklanmaktadır. Düzenli takip ve uygun takviye kullanımı, bu eksikliklerin yol açabileceği sağlık problemlerinin önlenmesi için önemlidir.
Bu yöntemde bağırsaklar nasıl yeniden düzenlenir?
Mini Gastrik Bypass ameliyatında, midenin büyük bir kısmı kesilerek küçük, tüp şeklinde bir mide poşu oluşturulur ve bu poşu yaklaşık 120-150 ml kapasiteye sahip olur. Bu yeni poş doğrudan ince bağırsağın bir kısmına bağlanır ve bu sayede sindirim sistemi boyunca yaklaşık 1.5-2 metre kadar bir mesafe bypass edilir. Bu düzenleme hem midenin hacmini küçültür hem de besinlerin emilimini azaltarak, kilo kaybını teşvik eder.
Mini gastrik bypass kimler için uygun değildir?
Mini gastrik bypass ameliyatı, kalp damar hastalıkları gibi ciddi kardiyovasküler hastalıkları, aktif kanser hastalıklarını, karaciğer sirozu gibi portal hipertansiyonu, Crohn hastalığını, tedavi edilmeyen psikiyatrik hastalıkları, alkol ve uyuşturucu bağımlılığını, zihinsel kapasiteyi engelleyen durumları ve ciddi obezite dışı sağlık sorunları olan kişiler için uygun değildir. Ayrıca sigara içmek, bu hastalarda daha yüksek marginal ülser riski oluşturduğundan uygun olmayabilir. Şiddetli özofajit veya Barrett özofagus gibi durumlar da bu ameliyat için genellikle bir engel teşkil eder.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası