Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer? 

Tup Mide Ameliyati Sonrasi Mide Yanmasi Neden Olur Nasil Gecer Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer? 

Tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatı fazla kilolarla mücadelede etkin bir yöntem olarak sıkça tercih edilir. Ameliyat sonrasında, özellikle ilk aylarda, bazı hastalar midede yanma veya ekşime hissi tarif eder. Bu durumun tıptaki karşılığı “reflü” olarak bilinir. Kimi zaman bu yanma hissi yutkunma güçlüğü, boğazda tahriş veya göğüste ağrı gibi belirtilerle de kendini gösterebilir. Peki, neden tüp mide ameliyatı sonrasında böyle bir tabloyla karşılaşılır ve bu sorunu hafifletmek için neler yapmak gerekir?

Tüp Mide Ameliyatı Mide Yapısını Nasıl Değiştirir?

Tüp mide ameliyatında, midenin büyük bir kısmı çıkarılır ve geriye ince, uzun bir tüp formunda bir mide dokusu kalır. Bunu, geniş bir balonun neredeyse dörtte üçünün kesilip küçük bir balon hâline getirilmesi gibi düşünebilirsiniz. Sonuçta yemeklerin depolanabileceği alan kısıtlanır ve kişi daha az yiyerek daha hızlı bir tokluk hissine ulaşır.

Ancak midenin bu yeni şekli, sindirim sistemindeki doğal dengenin kısmen değişmesine sebep olur. Normalde mide, asidik içeriği (yani sindirim sıvılarını ve yemekleri) aşağı doğru iten, aynı zamanda yemek borusuyla arasındaki kapakçığı (alt özofageal sfinkter–LES) koruyan bir anatomik bütünlük içinde çalışır. Midenin büyük bir bölümü alındığında ise bu kapakçığın çevresindeki destek ve doku gerginliği farklılaşabilir. Bu da mide sıvılarının yemek borusuna doğru geri kaçmasını (reflüyü) kolaylaştırabilir.

Mide Yanması Neden Daha Fazla Hissedilir?

  • Yüksek Mide İç Basıncı

Ameliyat sonrasında midenin hacmi küçüldüğü için daha az yiyecekle bile “dolu” hissetmek mümkündür. Bu küçük tüp şeklindeki midedeki basınç, eski geniş mideden çok daha hızlı yükselebilir. Basınç artışı; midenin girişindeki kapakçık bölgesine (LES) normalden fazla bir güç uygular. Eğer bu kapakçık iyi kapanmazsa, asidik mide içeriği yemek borusuna kaçabilir ve yanma hissi oluşturabilir.

  • Açı Değişikliği

Yemek borusunun mideye bağlandığı noktada kabaca “His açısı” denilen bir açı bulunur. Bu açı, normal şartlarda midedeki asidin yukarıya doğru hareket etmesini engellemede yardımcıdır. Tüp mide ameliyatıyla bu açı değişime uğrayabilir. Daha düz veya daha geniş bir açı oluştuğunda, asidin yukarı kaçma ihtimali artar.

  • Hormonal ve Sinirsel Düzenlemeler

Mide, yalnızca bir “kese” değil; aynı zamanda pek çok hormonun üretildiği ve sinirsel uyarıların başladığı bir organ. Örneğin iştahı düzenleyen “ghrelin” hormonu midenin büyük kısmında üretilir. Bu hormonun üretimi azalınca, daha az açlık hissi duyulur. Her ne kadar doğrudan reflüye sebep olduğu söylenemese de sindirim sisteminin genel işleyişinde hormonal ve sinirsel düzenlemeler değişince, dolaylı olarak asit salgısının miktarı veya midenin boşalma hızı farklılaşabilir.

  • Var Olan Bir Mide Fıtığının (Hiatal Herni) Fark Edilmemesi

Bazı bireylerde yemek borusu ile mide arasındaki bölgeden diyaframdan yukarı fıtıklaşma (hiatal herni) söz konusu olabilir. Ameliyat esnasında küçük bir fıtık gözden kaçmış ya da tam onarılmamışsa, bu da reflü yakınmalarını artırabilir.

Hangi Belirtiler Dikkat Çekici Olabilir?

mide yanması belirtisi
mide yanması belirtisi

Tüp mide ameliyatından sonra reflü veya mide yanması yaşayan kişilerde genellikle şu belirtiler öne çıkar:

  • Göğüs kafesi arkasında yanma veya ekşime hissi
  • Gece uykudan uyandıracak düzeyde ağza acı-ekşi sıvı gelmesi
  • Yutkunma sırasında boğazda takılma hissi veya gıcıklanma
  • Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı
  • İnatçı öksürük veya ses kısıklığı

Bu belirtiler arada sırada ve hafif seyrediyorsa basit önlemlerle kontrol altına alınabilir. Ancak şiddetli, sık tekrarlayan veya geceleri uyku kalitesini bozacak derecede rahatsızlık veren durumlarda daha fazla araştırma yapmak gerekir.

Reflü Şikayetlerini Hafifletmek İçin Hangi Günlük Öneriler Yararlı Olabilir?

  • Sık ve Az Porsiyonlarla Beslenme

Küçük bir tüp hâline gelen midenin kapasitesini aşmamak çok önemlidir. Tıpkı minik bir bardağı fazla doldurunca taşırmak gibi, küçük midenin de “aşırı doldurulması” basınç artışına ve reflüye yol açabilir.

  • Yatmadan Önce Yemek Yememe

Özellikle ameliyat sonrası ilk dönemlerde, yemeği uykudan en az 2-3 saat önce bitirmek önerilir. Yemek yedikten sonra mide asit üretiminin tavan yaptığı dönemde uzanmak, yerçekimi etkisini azaltır ve asidin yemek borusuna kaçmasını kolaylaştırır.

  • Baş ve Gövde Yüksek Yatmak

Yatarken baş kısmının 15-20 cm kadar yüksekte olması, mide içeriğinin yukarı doğru hareketini zorlaştırır. Bunu, ufak bir yastık desteği yerine bazayı veya yatağın baş kısmını yükselterek sağlamak daha etkilidir.

  • Dar Kıyafetlerden Kaçınma

Karın bölgesini sıkan kemerler, korse benzeri giysiler, mideyi yukarı doğru iterek basıncı artırabilir. Günlük hayatta rahat ve bel çevresini sıktırmayan kıyafetler tercih etmek reflü yakınmalarını azaltabilir.

  • Tetikleyici Besinleri Sınırlandırma

Bazı yiyecek ve içecekler (kafein, çikolata, baharatlı gıdalar, gazlı içecekler, turşu ve çok asitli meyve suları) reflüyü tetikleyebilir. Her bireyin hassasiyeti farklı olsa da ameliyat sonrası dönemde bu tür besinleri kontrollü tüketmek, şikayetlerin azalmasına yardımcı olabilir.

  • Sigara ve Alkolden Uzak Durma

Sigara ve alkol, reflü şikayetlerini artırabilir. Sigara, yemek borusundaki koruyucu mekanizmaları zayıflatır. Alkol ise mide asidini artırabildiği gibi LES basıncını da düşürebilir.

  • Yavaş ve İyi Çiğneyerek Yemek

Büyük lokmaları hızla yutmak, hem tüp mide kapasitesini zorlar hem de mide iç basıncını artırır. Yemek yerken sakin ve rahat bir ortamda, lokmaları iyice çiğnemek, hem hazmı kolaylaştırır hem de reflüyü sınırlar.

İlaç Tedavisi veya Diğer Tıbbi Yöntemler Ne Zaman Gündeme Gelir?

  • Proton Pompası İnhibitörleri (PPI’lar) ve Diğer Asit Baskılayıcılar:

Bu tür ilaçlar, midenin asit üretimini geçici olarak azaltır. Bazı tüp mide hastalarında reflü ataklarının şiddetini hafifletmek için kısa veya uzun süreli kullanılabilir. Ancak bunlar tam bir “kesin çözüm” sunmaz; daha çok, midede üretilen asit miktarını düşürerek yemek borusundaki tahrişi azaltır.

  • Safra Asidini Bağlayan İlaçlar (Bile Acid Sequestrants):

Bazı hastalarda safra reflüsü ön plandadır. Bu ilaçlar safra asitlerini bağlayarak hastanın daha az rahatsızlık duymasını sağlayabilir. Ancak her hastaya uygun olmayabilir, bu nedenle doktor değerlendirmesi önemlidir.

  • Prokinetikler:

Midenin boşalmasını hızlandıran veya yemek borusu hareketliliğini düzenleyen prokinetik ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlar, özellikle mide içeriğinin uzun süre midede beklemesini engelleyerek reflü ataklarını azaltabilir.

  • Cerrahi Girişim Gereksinimi:

Nadiren, tüm koruyucu önlemlere ve ilaç tedavisine rağmen şikayetleri kontrol altına alınamayan hastalarda veya ciddi anatomik sorunlarla karşılaşan kişilerde ikinci bir cerrahi müdahale gündeme gelebilir. Reflü nedeni le yapılan revizyonlarda tercih edilen yaklaşım genellikle Roux-Y Gastrik by pass dır.

Uzun Vadede Nelere Dikkat Edilmeli?

Tüp mide ameliyatı sonrası kilo verme süreci kişinin yaşam tarzı ve sağlık durumu doğrultusunda farklı seyreder. Genellikle bu süreçte ilaç kullanımı gereksinimi ve reflü yakınmalarının şiddeti değişiklik gösterebilir. Düzenli aralıklarla yapılacak doktor kontrolleri, hem kilo kaybının takibi hem de mide ile yemek borusu arasındaki dengenin korunması bakımından önemlidir. Bu kontrollerde bazen endoskopi gibi görüntüleme yöntemleriyle yemek borusunun durumu değerlendirilir, gereklilik hâlinde ilaç dozu veya türü değiştirilir.

Eğer mide yanması şikayetleri hafif düzeyde ve aralıklıysa, yaşam tarzı değişiklikleri genellikle yeterli gelir. Ancak şiddetli ve kronikleşmiş reflü durumlarında, ilaç tedavisi ve bazen de ek cerrahi yöntemler düşünülebilir. Tüm bu süreçte düzenli kontrollerle hem vücudun beslenme ihtiyaçları takip edilmeli hem de herhangi bir komplikasyonun erken tanısı ve tedavisi sağlanmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir