Obezite Cerrahisi Sonrasında Vitamin, Mineral ve Protein Takviyeleri 

Obezite Cerrahisi Sonrasinda Vitamin Mineral ve Protein Takviyeleri Obezite Cerrahisi Sonrasında Vitamin, Mineral ve Protein Takviyeleri 

Obezite cerrahisi (bariatrik cerrahi) geçiren bireylerde, ameliyatın doğası gereği sindirim sistemi önemli ölçüde değişikliğe uğrar. Yemek yeme düzeni, bağırsakların besin emilim kapasitesi ve midenin hacmi farklı bir işleyişe kavuşur. Temel hedef elbette kilonun azaltılması, metabolik dengenin iyileştirilmesi ve buna bağlı ek hastalıkların (örneğin diyabet, hipertansiyon) kontrol altına alınmasıdır. Ancak bu kazanımları elde etmeye çalışırken, ne yazık ki normal sindirim işlevinin kısıtlanmasına bağlı olarak bazı vitamin, mineral ve protein eksikliklerine açık hâle gelinir.

Ameliyat sonrası süreçte oluşabilecek beslenme eksiklikleri, “Küçük bir problem olmaz, nasılsa kilo verdim, gerisi mühim değil,” diye düşünülecek durumlar değildir. Dışarıdan bakıldığında kişi daha sağlıklı görünse de içeride mikronutrient (vitamin ve mineraller) dengesizliği, zamanla ağır tablolara yol açabilir. Bu yüzden erken dönemde takviye almaya başlamak ve bu takviyeleri hayat boyu sürdürmek kritik önem taşır. Bu gerekliliği anlamak için, ameliyatın metabolik etkilerini biraz daha derinlemesine incelemek gerekiyor.

Bazı ameliyat türlerinde (örneğin Roux-en-Y Gastrik Bypass RYGB, Mini By Pass), gıdalar midenin büyük bir kısmını ve ince bağırsağın ilk bölümlerini doğrudan atlayarak ilerler. Bu da özellikle demir, kalsiyum ve vitamin B12 gibi besinlerin emildiği alanların devre dışı kalmasına sebep olur. Diğer yandan Sleeve Gastrektomi (SG) gibi yöntemlerde mide hacmi küçültülür; gıda alımı kısıtlanır ve mide asidi miktarı azalır. Mide asidinin yetersizliği ise örneğin B12 gibi bazı vitaminlerin aktif forma dönüşümünü engeller. Tam da bu nedenlerle, cerrahi sonrasında vitamin, mineral ve protein takviyeleri hayati bir rol oynar.

En Sık Hangi Vitamin Eksiklikleri Görülür?

  • Vitamin B12 Eksikliği

Vitamin B12, en çok hayvansal gıdalarda bulunur ve emilebilmesi için midede üretilen “intrinsik faktör” adlı bir proteine ihtiyaç duyar. Roux-en-Y Gastrik Bypass veya Sleeve Gastrektomi gibi prosedürlerde midenin büyük bir kısmı alınır veya devre dışı bırakılır; bu da hem intrinsik faktör hem de asit salgısında azalmaya yol açar. Zamanla görülen B12 eksikliği, megaloblastik anemi adı verilen bir kansızlık türüne ve nörolojik problemlere neden olabilir. Hastalarda el ve ayaklarda uyuşma, halsizlik, hatta ciddi unutkanlıklar ve sinir sistemi bozuklukları görülebilir.

Bu tabloyu, binanın elektrik tesisatı ile karşılaştırmak mümkündür. Elektriğiniz olmazsa, bina dışarıdan sağlam durabilir ama içindeki aydınlatma sistemi çöküverir. B12 de sinir sisteminin sağlıklı çalışması için gereken “enerji hatlarından” biridir. Eksildiğinde, ilk etapta pek hissedilmese de ilerleyen dönemlerde çok büyük sıkıntılara yol açabilir.

  • Vitamin D Eksikliği

Vitamin D genel kemik sağlığından bağışıklık sistemine, kalp-damar sağlığından hormon dengesine kadar pek çok sürecin kritik oyuncusudur. Güneş ışığıyla deride üretilmesinin yanı sıra bazı gıdalardan da alınır. Bariatrik cerrahiden sonra, özellikle kilo verme sürecinde, yağ dokusundaki vitamin D depoları azalır ve ayrıca ince bağırsakta yağ emiliminin bozulması söz konusu ise vitamin D’nin emilimi de düşer. Yetersizliği kemik erimesi (osteoporoz) ve osteomalazi gibi hastalıklara davetiye çıkarır. Cildinizi güneş görse dahi, mide-bağırsak sisteminin emilim kapasitesi azalınca bu sefer “gölgede kalmış” olursunuz.

  • Vitamin A Eksikliği

Vitamin A, özellikle göz sağlığı, cilt bütünlüğü ve bağışıklık sistemi için önemlidir. Retinal (görme) fonksiyonlardan tutun epitel dokuların yenilenmesine kadar pek çok süreçte rol alır. Obezite cerrahisi sonrasında, bazı kişilerde tüketilen gıdaların çeşitliliği ve miktarı azalır. A vitamini açısından zengin gıdalar (karaciğer, süt ürünleri, havuç, ıspanak gibi) yeterince alınmadığında veya malabsorpsiyon söz konusu olduğunda gece körlüğü, göz kuruluğu, ciltte döküntüler ve enfeksiyonlara yatkınlık görülebilir.

  • Vitamin K Eksikliği

Vitamin K, kanın pıhtılaşma mekanizması için vazgeçilmezdir. Yağda çözünen bir vitamin olduğu için, eğer ince bağırsağın yağ emiliminden sorumlu kısımları bypass edilmişse veya diyette yeterli yağ bulunmuyorsa, K vitamini emilimi bozulabilir. Bu durum pıhtılaşma sorunlarına, örneğin diş fırçalarken diş eti kanamalarına veya daha ciddi kanama problemlerine yol açabilir.

  • Folat (B9) Eksikliği

Folat eksikliği de anemiye sebep olabilir ve özellikle gebelik döneminde bebekte nöral tüp defektleri gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. B9 vitamini; yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller ve bazı meyvelerde bulunur. Ancak ameliyat sonrası dönemde yeme miktarı azaldığından veya kişinin gıda çeşitliliği yeterince sağlanamadığından eksiklik sıklaşır.

Hangi Mineral Eksiklikleri Daha Sık Ortaya Çıkar?

  • Demir Eksikliği

Demirin emilimi duodenum ve proksimal jejunumda gerçekleşir. Özellikle Roux-en-Y Gastrik Bypass cerrahisinde bu kısımlar devre dışı kaldığından, demir emilim oranı ciddi oranda düşer. Üstelik adet gören kadınlarda demir ihtiyacı daha fazladır. Demir eksikliği anemisi; yorgunluk, nefes darlığı, baş dönmesi, çarpıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu durum evinizin su şebekesinin tıkanmasına benzetilebilir; su (oksijen) ulaşması gereken yerlere gitmez, bu da sistemin her tarafında aksaklık oluşturur.

  • Kalsiyum Eksikliği

Kalsiyum, kemik sağlığı için vazgeçilmezdir. Aynı zamanda kas kasılması, sinir iletimi ve kalp ritminin düzenlenmesi gibi hayati süreçleri destekler. Midedeki asit seviyesi düşünce ve bağırsaktaki emilim alanı kısalınca, kalsiyum yeterince emilemez. Özellikle duodenumun bypass edildiği operasyonlarda kalsiyum sitrat formunda destek almak gerekir. Eksikliği, uzun vadede kemik erimesi ve kırık riskinde artışa neden olur.

  • Çinko ve Bakır Eksikliği

Çinko, bağışıklık sistemi, yara iyileşmesi ve tat duyusu gibi birçok alanda etkilidir. Bakır ise kırmızı kan hücrelerinin üretimi ve sinir fonksiyonları için gereklidir. Yüksek doz çinko alımı bakır emilimini engelleyebileceğinden bu iki mineralin dengeli alınması önemlidir. Eksiklikleri durumunda iştah kaybı, saç dökülmesi, anemi, nörolojik belirtiler görülebilir.

  • Magnezyum ve Selenyum Eksikliği

Magnezyum kasların gevşemesi, kalp ritmi ve enerji üretiminde rol oynar. Eksikliğinde kas krampları, yorgunluk ve kardiyak aritmiler gelişebilir. Selenyum ise tiroit fonksiyonları ve hücrelerin oksidatif hasardan korunması için önemlidir. Eksikliği durumunda bağışıklık zayıflayabilir, kardiyomiyopati ve tiroit bozuklukları ortaya çıkabilir.

Protein İhtiyacı Nasıl Yönetilmelidir?

Obezite cerrahisi sonrasında tüketilebilecek gıda miktarı ve çeşitliliği önemli ölçüde azalır. Bu da protein alımının potansiyel olarak yetersiz kalmasına yol açar. Halbuki protein, kas kütlesinin korunması, iyileşme süreci ve bağışıklık sistemi fonksiyonları açısından kritiktir. Protein eksikliği oluştuğunda saç dökülmesi, kas kaybı, halsizlik ve doku onarımının gecikmesi gibi durumlar sıklıkla görülür.

Ne Kadar Protein Almak Gerekir?

Çoğu vakada günde 60-80 gram protein önerilse de cerrahi tipi ve kişinin vücut kütlesine göre bu ihtiyaç daha yüksek olabilir. Örneğin Biliopankreatik Diversiyon ve Duodenal Switch (BPD/DS) gibi daha malabsorptif yöntemlerde günlük 90-120 grama kadar çıkmak gerekebilir. Protein kaynağının kalitesi, protein ihtiyacının ne kadarının kullanılacağı konusunda belirleyicidir. Yumurtada bulunan protein ile kalitesiz işlenmiş gıdalardaki protein aynı oranda fayda sağlamaz.

Protein Takviyeleri Hangi Formlarda Olur?

  • Whey (peynir altı suyu) proteini: Hızlı emilime sahiptir, biyoyararlanımı yüksektir.
  • Kazein proteini: Daha yavaş emilir, gece saatlerinde kas kaybını önlemede destek olabilir.
  • Bitkisel proteinler (örneğin soya, bezelye proteini): Özellikle hayvansal ürünleri tüketemeyenler veya alerjisi olanlar için alternatif olabilir. Ancak amino asit profili bakımından hayvansal kaynaklar kadar zengin olmayabilir.

Burada en önemli nokta, diyeti planlarken proteinin sadece miktarını değil, kalitesini ve dağılımını da göz önünde bulundurmaktır. Günde bir defada 60 gram protein alıp geri kalan öğünleri ihmal etmek yerine, protein alımını 3-4 öğüne yaymak, vücudun bunu daha verimli kullanmasını sağlar.

Farklı Bariatrik Ameliyat Türlerinde Takviye İhtiyacı Değişir mi?

  • Roux-en-Y Gastrik Bypass (RYGB)

Hem kısıtlayıcı (mide hacmini küçültme) hem de malabsorptif (bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakma) özelliklere sahip bu yöntemde, bağırsakların önemli emilim bölgeleri bypass edildiğinden vitamin ve mineral eksiklik riski oldukça yüksektir. Kalsiyum, demir, B12, folat gibi besin ögelerinin eksiklik oranı diğer prosedürlere göre daha fazladır. Bu nedenle RYGB geçiren hastaların daha kapsamlı ve düzenli takip edilmesi, mutlaka takviye rejimine uyması gerekir.

  • Sleeve Gastrektomi (SG)

Yalnızca midenin büyük bir kısmının çıkarıldığı bu yöntemde, bağırsakların emilim yüzeyi korunmuş olur. Bu yüzden malabsorpsiyon, RYGB’ye göre daha düşük seviyededir. Yine de mide asit üretimi ve hacmi azaldığı için B12, demir ve diğer bazı mikronutrient eksiklikleri ortaya çıkabilir. “Nasıl olsa bağırsaklarım yerinde” diye düşünerek takviye alımını ihmal etmek, uzun vadede ciddi eksiklik tablolarına yol açabilir.

  • Biliopankreatik Diversiyon/Duodenal Switch (BPD/DS)

En agresif malabsorptif yöntemlerden sayılan bu ameliyat türünde hem midenin büyük kısmı çıkarılır hem de bağırsakların önemli bir bölümünde emilim devre dışı kalır. Bu nedenle protein, demir, kalsiyum, vitamin D, A, E, K, B12 gibi besin ögelerinde ciddi eksiklikler ortaya çıkabilir. Ciddi kilo verme potansiyeli yüksek olmakla birlikte ameliyat sonrasında takviye planına titizlikle uymak ve sık takip yaptırmak hayati önem taşır.

  • Ayarlanabilir Mide Bandı (Gastrik Band)

En az invaziv yöntemlerden biridir; bağırsakların emilim yüzeyi genelde etkilenmez. Bu yüzden vitamin ve mineral eksiklik riski daha düşüktür. Ancak yine de bandın yarattığı kısıtlayıcı etki ve kişinin yetersiz gıda alımı sebebiyle uzun vadede protein, demir ve diğer mikronutrient eksiklikleri görülebilir.

Dolayısıyla ameliyatın türü ne olursa olsun, takviye gerekliliği değişmemekle birlikte hangi eksikliklerin ön plana çıkacağı farklılık gösterir. “Her ameliyat kendi mikro evrenini yaratır” benzetmesi yapmak çok da yanlış olmaz.

Multivitamin ve Mineral Takviyelerini Ne Zaman Almaya Başlamak Gerekir?

ASMBS (Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği) gibi uluslararası kuruluşlar, ameliyat sonrasında mümkün olan en erken dönemde, hatta çoğu zaman taburculuk öncesi dönemde bile multivitamin ve mineral takviyelerinin başlatılmasını tavsiye eder. Bu erken başlangıç, cerrahiyle birlikte zaten düşük olan depoların daha fazla tükenmesini önler. Çoğu zaman ilk birkaç haftada sıvı veya çiğnenebilir formda takviyeler tercih edilir; katı tabletler henüz yeni şekillenmiş mide kesesinde rahatsızlık yaratabilir.

Ayrıca bazı uzmanlar, hastada bilinen eksiklikler varsa bunları daha ameliyat öncesinde tespit edip yerine koymayı önerir. Örneğin D vitamini seviyeleri zaten düşükse, ameliyat öncesi dönemde bu değerlerin düzene sokulması daha sorunsuz bir iyileşme süreci sağlayabilir.

Hangi Sıklıkta ve Nasıl Kontroller Yapılmalı?

Cerrahinin hemen ardından, genellikle 1,3,6, 9 ay ve 12. ay gibi periyodlarda laboratuvar testleri istenir. Bu testlerde hem tam kan sayımı, demir, ferritin, B12, folat düzeyleri gibi anemi parametrelerine hem de kalsiyum, D vitamini, PTH (paratiroid hormonu), magnezyum, çinko gibi minerallere bakılır. Kimi durumlarda A, E, K vitaminleri de detaylı araştırılabilir.

İlk yıl bu testler daha sık yapılırken, sonraki yıllarda yılda bir veya iki kez kontrol yeterli olabilir. Eğer herhangi bir eksiklik tespit edilirse doz ayarlaması veya ek takviyeler devreye sokulur. Bazı hastalar, “Ben testlerimi yaptırdım, hepsi normal çıktı, demek ki takviyeye ihtiyacım yok,” diye düşünebilir. Ancak doğru yaklaşım “Testlerim normal, demek ki takviye rejimim işe yarıyor,” şeklinde olmalıdır. Çünkü takviyeleri bıraktığınız anda bu değerlerin aylar içinde hızla düşmesi mümkündür.

Diyet, Takviye ile Nasıl Senkronize Edilmeli?

Bariatrik cerrahi sonrasında diyet planlaması, bir tür orkestra yönetimi gibidir. Bir müzik orkestrasında tüm enstrümanlar doğru zamanda, doğru tonda çalmalı ki güzel bir melodi ortaya çıksın. Burada diyetisyen, doktor ve hasta arasındaki iş birliği aynı işlevi görür.

  • İlk günler (Sıvı dönem): Sıvı protein desteği, sıvı multivitaminler veya çiğnenebilir formlarla başlanır.
  • İlk haftalar (Püre dönem): Protein miktarı artırılır. Yumuşak gıdalarla birlikte toz veya sıvı formdaki takviyelere devam edilir.
  • İlerleyen haftalar (Katı dönem): Protein odaklı beslenme sürdürülür. Balık, yumurta, tavuk, yağsız kırmızı et gibi yüksek kaliteli protein kaynaklarıyla desteklenir. Multivitamin ve mineral takviyeleri tablet formuna geçilebilir.

Önemli bir detay da bazı minerallerin birbiriyle etkileşime girebilmesidir. Örneğin kalsiyum ve demirin aynı anda alınması, her ikisinin de emilimini azaltabilir. Bu yüzden kalsiyum içeren takviyeler ile demir takviyesi farklı öğünlerde alınmalıdır. Aynı şekilde çinko ve bakır da benzer bir etkileşime sahiptir.

Takviye Almazsak Ne Gibi Risklerle Karşılaşırız?

Obezite cerrahisi sonrası takviye almayı ihmal eden veya bırakma eğiliminde olanlar, uzun dönemde birçok komplikasyona davetiye çıkarabilir:

  • Anemi ve yorgunluk: B12, demir veya folat eksikliğiyle ortaya çıkan anemi, günlük yaşantıyı sekteye uğratacak kadar şiddetli hale gelebilir.
  • Kemik erimesi ve kırık riski: Kalsiyum ve D vitamini yetersizliği, osteoporoza ve kemik zayıflığına neden olur. Ufak darbelerde bile kırıklar yaşanabilir.(çıkaralım)
  • Nörolojik sorunlar: B12 eksikliği uzun vadede geri dönüşü zor veya mümkün olmayan sinir hasarlarına yol açabilir.
  • Kansızlık dışında kanama eğilimi: Vitamin K eksikliğinde pıhtılaşma bozulur, vücutta kolay morluk ve kanama riski artar.
  • Saç dökülmesi ve cilt problemleri: Protein, çinko ve diğer mikro besin ögelerinin eksikliği, deride kuruma, saç dökülmesi, tırnak kırılması gibi dışa yansıyan semptomlarla sonuçlanabilir.
  • Bağışıklık zayıflaması: Çinko, selenyum, D vitamini gibi elementlerin eksikliği savunma mekanizmalarını zayıflatır, kişi enfeksiyonlara daha açık hale gelir.

Bu riskleri önlemek veya en azından sınırlamak, düzenli takviye ve periyodik hekim kontrolü ile mümkündür.

Takviye Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

  • Formülasyon: Bariatrik hastalar için özel üretilmiş multivitamin ve mineraller, genelde standart market ürünlerinden daha yüksek dozda belirli besin ögeleri içerir. Örneğin kalsiyum karbonat yerine kalsiyum sitrat formu tercih edilebilir, çünkü düşük asidik ortamda daha iyi emilir.
  • Dozaj ve içerik: Ürün etiketini inceleyerek hangi vitamin veya mineralin ne kadar içerdiğini bilmek önemlidir. Birçok “bariatrik multivitamin” ürünü günde 2-3 defa alınabilir. Ancak bazı hastalarda ek B12, demir veya D vitamini desteği ayrı olarak gerekebilir.
  • Kalite ve güvenirlik: Takviye piyasası geniştir. Ürünlerin güvenilirliği ve standardizasyonu her zaman yeterli olmayabilir. Bu nedenle eczanelerde satılan veya güvenilir markaların ürünlerini tercih etmek daha emniyetlidir.
  • Olumlu/Olumsuz etkileşimler: Bazı vitaminler ve mineraller birlikte alındığında emilimi azaltabilir ya da artırabilir. Doktor veya diyetisyen, bu etkileşimleri göz önünde bulundurarak bir program oluşturur. Örneğin demir takviyesini C vitamini ile almak emilimi yükseltebilir, kalsiyum ile aynı anda almak ise düşürebilir.
  • Kişisel ihtiyaçlar: Her hastanın ameliyat türü, metabolizma hızı, önceden var olan hastalıkları, yaşı, cinsiyeti farklıdır. Dolayısıyla “Arkadaşım şu tableti kullanıyor, bana da iyi gelir,” mantığı her zaman geçerli olmaz. Kişiye özel planlama yapmak gerekir.

Uzun Vadede Nelere Dikkat Edilmeli?

Bariatrik cerrahi, yalnızca birkaç aylık bir program değil, yaşam boyu dikkat gerektiren bir süreçtir. Kilo verme hızı zamanla yavaşlar, ancak besin eksikliği riski aynı hızda azalmayabilir. Hastalar, normal yeme alışkanlıklarına geri döndükçe, takviye alımını ihmal etmeye başlayabilir. Bu “Görünürde her şey yolunda” hissiyle birleştiğinde, gizli eksikliklerin daha ciddi boyutlara ulaşmasına sebep olabilir.

  • Psikolojik Destek: Bazı hastalar cerrahi öncesi yeme bağımlılığı, duygusal yeme gibi konularda uzmandan destek alır. Ameliyat sonrasında besin kısıtlanınca, bu kez “Takviye aldım mı almadım mı?” gibi konular önem sırasının altında kalabilir. Oysa psikolojik danışmanlık ve düzenli hekim takibi, kişinin motivasyonunu koruması adına destekleyici bir unsurdur.
  • Hareket ve Egzersiz: Beslenme ve takviye rejimi ne kadar doğru olsa da hareketsiz bir yaşam benimsenirse kas kütlesi zamanla kaybedilir. Düzenli egzersiz ise protein sentezini ve kemik yoğunluğunu destekler. Eksik besin ögelerini takviye ederken, vücudun bu takviyeleri doğru şekilde kullanmasına yardımcı olmak için fiziksel aktiviteye yer vermek önemlidir.
  • Kan Değerlerinin Takibi: Yılda bir veya iki defa kan testi yapmak uzun dönemde oluşabilecek eksiklikleri erkenden saptamanın en güvenilir yoludur. Bu testler kişiye “Tansiyonum veya kilom normal, demek ki her şey yolunda,” yanılsamasına kapılmasını engeller. Çünkü eksiklikler her zaman klinik belirti vermeyebilir; belirti verse dahi oldukça geç aşamada çıkar.

Ameliyat Olmadan Önce Takviye Almak Gerekir mi?

Bu konu genellikle göz ardı edilir ama aslında ameliyat öncesi dönemde vitamin, mineral ve protein eksikliklerini saptamak ve mümkünse gidermek çok yararlı olabilir. Bazı uzmanlar, ameliyat sonrası iyileşme süresini ve komplikasyon riskini azaltmak için “Preoperatif Beslenme” adı altında özel diyetler ve takviyeler önerebilir. Eğer demir depolarınız zaten düşükse, ameliyat sonrası dönemde bu tablo daha da ağırlaşabilir. Bu da iyileşmeyi geciktirir, hatta gerekirse kan transfüzyonu ihtiyacını bile gündeme getirir. Dolayısıyla ameliyata güçlü bir “beslenme alt yapısıyla” girmek oldukça faydalıdır.

Takviyeler Yeterli mi, Yoksa Damardan veya İğne Şeklinde mi Almalıyım?

Genellikle tablet veya kapsül formlar yeterli olmakla birlikte emilim sorununun çok ciddi olduğu durumlarda veya B12 gibi intrinsik faktörün azlığıyla ilişkili vitaminlerde enjeksiyon veya dil altı (sublingual) formlar tercih edilebilir. Örneğin B12 seviyeleri çok düşük olan bazı hastalarda, ağız yoluyla alınan takviyeler hedefe ulaşmadan bozulabiliyorsa iğne (intramüsküler) uygulaması tercih edilir. Bu karar, kan tahlil sonuçlarına ve hastanın cerrahi tipine göre verilir.

Cerrahi Sonrası İlk Aylarda Saç Dökülmesi Normal mi?

Birçok hasta, ameliyattan birkaç ay sonra saç dökülmesi yaşar ve panikleyerek “Ne yapıyorum ben, bu ameliyat yanlış mıydı?” düşüncesine kapılabilir. Oysa bu durumun sebebi, genellikle “telogen effluvium” denen, vücudun büyük bir travma veya stres sonrası yaşadığı geçici saç dökülmesi refleksidir. Ani kilo kaybı ve ameliyat stresi, saçların büyük bölümünün aynı anda dökülmesine yol açabilir. Protein ve çinko eksikliği bu süreci daha da kötüleştirebilir. Ancak yeterli protein alımı, multivitamin ve mineral takviyeleriyle bu saç dökülmesi genelde birkaç ay içinde kontrol altına alınır ve saçlar yeniden uzamaya başlar.

Takviye Miktarlarını Artırmak Daha Hızlı İyileşme Sağlar mı?

Yanlış bir kanı da “Takviyeyi çok alırsam daha hızlı toparlarım,” düşüncesidir. Oysa bazı vitamin ve minerallerin fazla alımı toksik etkiye neden olabilir. Mesela demiri gereğinden fazla almak, karaciğer ve kalp gibi organlarda birikime yol açabilir. Aynı şekilde yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K) fazlalığı zehirlenme semptomlarına kadar gidebilen problemlere sebebiyet verebilir. Bu nedenle “Ne kadar çok o kadar iyi” mantığı yoktur. En doğrusu, düzenli hekim takibi ve kan değerlerine göre güncellenen dozlardır.

Ameliyat Sonrası Süreçte Dikkat ve Devamlılık Nasıl Sağlanır?

  • Rutin Kontroller: Doktorun önerdiği sıklıkta poliklinik ziyaretlerine gitmek, kan testlerini yaptırmak.
  • Düzenli Bilinçlendirme: Hastaların kendilerini sürekli güncel tutması, alanında uzman diyetisyen ve hekimlerle iletişimde kalması.
  • Takviye Planını Yazılı Hale Getirmek: Günlük hangi saatlerde, hangi takviyeleri alacağını yazan bir tablo oluşturmak.
  • Olumlu Sonuçları Takip Etmek: Kilo kontrolünün, daha iyi kan değerlerinin ve genel hâl iyilik hâlinin verdiği motivasyonu canlı tutmak.
  • Psikososyal Destek: Ameliyat sonrası hayat tarzı değişiklikleri, sosyal hayatı da etkiler. Bu süreçte psikiyatrist ve psikolog desteği de önemlidir.

Bariatrik cerrahi, pek çok açıdan hayat kurtarıcı bir girişim olabilir. Tip 2 diyabet, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi hastalıkların gerilemesiyle büyük faydalar sunar. Ancak “cerrahi masadan kalkıp iş bitti” diye bir şey söz konusu değildir. Aksine, yeni bir yaşam başlar. Bu yaşamın temel direği ise sağlıklı, dengeli ve bilinçli bir beslenme sistemi kurmaktır. Takviyeler de bu sistemin tam ortasında, adeta bir “sigorta policesi” gibidir. Nasıl ki evinizi, arabanızı olası afetlere karşı sigortalarsınız, ameliyat sonrası da vücudunuzu vitamin, mineral ve protein takviyeleriyle olası eksikliklere karşı sigorta altına almalısınız.

Ameliyatın türü (RYGB, Sleeve Gastrektomi, BPD/DS, Gastrik Band vb.) ne olursa olsun, neredeyse tüm hastalarda belli başlı mikronutrient eksikliği riskleri vardır. Bu risklere karşı koruyucu tedbir olarak doğru zamanda başlanan, ömür boyu sürdürülen ve düzenli kontrol edilen bir takviye protokolü şarttır. Göz ardı edildiğinde geri dönüşü zor komplikasyonlarla karşılaşmak işten bile değildir.

Herhangi bir noktada “Ben iyileştim, artık takviyeye gerek yok” diye düşünmek, ne yazık ki en sık yapılan hatadır. Kandaki değerlerin normale dönmesi, takviye rejiminin doğru ilerlediğine işaret eder; takviyeye ihtiyaç kalmadığına değil. O değerlerin öyle kalması için takviye ve düzenli kontrol sistemi devam etmek zorundadır.

“Obezite cerrahisi hayatımı kurtardı, takviyeler de bu kazanımı koruyacak,” gerçeğini her zaman hatırlamak gerekir. Zira takviyeler, bu yeni yaşamda vücudun en önemli kalkanlarından biridir. Hastaların karşısına çıkan her tür detayı (örneğin saç dökülmesi, halsizlik, yorgunluk ya da farklı semptomlar) önemseyip, hekimleriyle paylaşmaları ve buna göre eksikliği giderici adımları atmaları gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir