Morbid obezite vücut kitle indeksinin (VKİ) 40 veya daha yüksek olduğu ciddi bir sağlık durumudur. Bu durum tip 2 diyabet hipertansiyon kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanser türleri gibi ciddi komplikasyon riskini artırır. Hastalarda aşırı vücut yağına bağlı nefes darlığı yorgunluk eklem ağrıları ve hareket kısıtlılığı gibi belirtiler gözlenebilir. Tedavi dengeli beslenme düzenli egzersiz ve gerekirse ilaç tedavisi veya bariyatrik cerrahi gibi yöntemleri içeren bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Erken teşhis ve kapsamlı tedavi planı bu hastalığın yönetiminde başarıyı artırmada hayati öneme sahiptir.
Morbid Obezite ile İlişkili Belirtiler Nelerdir?
Morbid obezite vücut kitle indeksinin (VKİ) 40 veya üzerinde olmasıyla tanımlanan ve çeşitli sistemleri etkileyen kompleks bir durumdur. Solunum sistemi bu bireylerde sıklıkla etkilenir. Obstrüktif Uyku Apnesi (OUA) uyku sırasında hava yolunun tekrarlayan tıkanmaları ile karakterize olup horlama gündüz yorgunluğu ve konsantrasyon bozukluğuna neden olabilir. Obezite Hipoventilasyon Sendromu (OHS) ise düşük oksijen ve yüksek karbondioksit seviyeleriyle seyrederek sabah baş ağrısı uyuklama ve halsizliğe yol açar.
Kardiyovasküler belirtiler arasında hipertansiyon artmış kalp hastalığı ve inme riskiyle öne çıkar. Kalp yetmezliği aşırı kilo nedeniyle kalbe binen yükün artmasıyla nefes darlığı ve ödem gibi belirtilere yol açabilir. Metabolik olarak tip 2 diyabet ve dislipidemi gibi durumlar sık görülür. Bu hastalıklar yüksek kan şekeri sık idrara çıkma ve yorgunluk gibi semptomlarla kendini gösterebilir.
Kas-iskelet sistemi de etkilenir; osteoartrit ve bel ağrısı eklemler ve omurgaya binen fazla yük nedeniyle yaygındır. Gastrointestinal belirtiler arasında reflü ve safra taşları yer alırken kadınlarda Polikistik Over Sendromu (PCOS) erkeklerde testosteron düşüklüğü üreme sistemine ait sorunlara işaret eder.
Ciltte akantozis nigrikans ve intertrigo gibi problemler görülebilirken nörolojik belirtiler baş ağrısı ve karpal tünel sendromu şeklinde ortaya çıkabilir. Bu çok yönlü belirtiler yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyerek kapsamlı bir tedavi ihtiyacını doğurur.
Morbid Obezite Nasıl Teşhis Edilir?
Morbid obezite teşhisi bireyin vücut ağırlığını boy uzunluğuna oranlayan Vücut Kitle İndeksi (VKİ) kullanılarak yapılır. VKİ obezitenin sınıflandırılmasında yaygın bir tarama aracıdır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre VKİ’si 40 veya daha yüksek olan bireyler morbid obezite kategorisindedir. VKİ değeri 35–39,9 arasında olan ve tip 2 diyabet hipertansiyon veya uyku apnesi gibi ciddi hastalıkları bulunan bireyler de morbid obez olarak değerlendirilebilir. Bu sınıflandırma bireyin sağlık risklerini daha iyi anlamaya yardımcı olur.
VKİ hesaplama metrik birimlerle ağırlığın (kg) boyun (m) karesine bölünmesiyle yapılır. Örneğin 120 kg ağırlığında ve 1,75 metre boyunda bir bireyin VKİ’si 39,2 olarak hesaplanır ve bu kişi Sınıf II obezite kategorisine girer. VKİ’nin pratik bir tarama yöntemi olmasına rağmen vücut yağının dağılımını ve kas kütlesini ayırt edememesi gibi sınırlamaları vardır. Bu nedenle ek ölçüm yöntemleri ve klinik değerlendirmeler gereklidir.
Bel çevresi ölçümü karın bölgesindeki yağlanmayı değerlendirir. Erkeklerde >102 cm kadınlarda >88 cm ölçümler artmış risk göstergesidir. Bel-kalça oranı (WHR) bel çevresinin kalça çevresine bölünmesiyle hesaplanır ve erkeklerde >0,9 kadınlarda >0,85 değerleri yüksek riski işaret eder. Ayrıca bel-boy oranı (WHtR) >0,5 ise kardiyovasküler ve metabolik risk yüksektir.
Morbid obezitenin tanısı kapsamlı bir tıbbi değerlendirme ile doğrulanır. Kilo geçmişi beslenme alışkanlıkları fiziksel aktivite düzeyi ve aile öyküsü gibi bilgiler incelenir. Fizik muayene ile hipertansiyon veya eklem sorunları gibi komplikasyonlar araştırılır. Laboratuvar testleriyle diyabet dislipidemi ve tiroid sorunları taranır.
Vücut kompozisyon analizi yağ ve kas kütlesinin detaylı değerlendirilmesini sağlar. Gerekirse MRI veya BT gibi görüntüleme teknikleriyle visseral yağ birikimi ölçülür. Tüm bu yaklaşımlar obeziteye eşlik eden risklerin doğru teşhisini destekler.
Morbid Obezite ile Bağlantılı Sağlık Riskleri Nelerdir?
Morbid obezite bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ve çok çeşitli ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durumdur. Kardiyovasküler hastalıklar bu durumun en önemli risklerinden biridir. Artan vücut yağı ve özellikle abdominal obezite iskemik kalp hastalığı hipertansiyon ve kalp yetmezliği riskini belirgin şekilde artırır. Metabolik bozukluklar morbid obezite ile yakından ilişkilidir; insülin direnci ve tip 2 diyabet sıklıkla görülür. Aynı zamanda obezite LDL kolesterol seviyelerinde yükselme ve HDL kolesterol seviyelerinde düşüşle karakterize dislipidemiye yol açar.
Solunum komplikasyonları özellikle obstrüktif uyku apnesi (OUA) ve obezite hipoventilasyon sendromu (OHS) morbid obezitenin yaygın etkileridir. Bu durumlar oksijen seviyelerinde azalma ve uyku kalitesinde düşüşle sonuçlanır. Ayrıca kas-iskelet sistemi problemleri eklemlere binen aşırı yük nedeniyle osteoartrit ve eklem ağrılarına neden olur.
Gastrointestinal ve hepatik durumlar örneğin gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) ve alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD) morbid obezite ile sıklıkla ilişkilidir. Kadınlarda polikistik over sendromu (PKOS) gibi üreme sağlığı sorunlarına erkeklerde hormonal dengesizliklere neden olabilir. Ayrıca kanser riski kronik inflamasyon ve hormonal değişiklikler aracılığıyla belirgin şekilde artar.
Morbid Obezite için Cerrahi Olmayan Hangi Tedavi Yöntemleri Mevcuttur?
Morbid obezitenin yönetiminde cerrahi dışı yöntemler yaşam tarzı değişiklikleri farmakoterapi ve endoskopik prosedürler gibi çeşitli stratejilerden oluşur. Bu yöntemler özellikle cerrahiye uygun olmayan veya cerrahiyi tercih etmeyen hastalar için etkili ve güvenilir seçenekler sunar.
Diyet değişiklikleri düzenli fiziksel aktivite ve davranış terapilerini birleştiren kapsamlı bir yaklaşım kilo kaybı için temel bir strateji oluşturur. Davranış terapisi hastaların yeme alışkanlıklarını ve fiziksel aktivite kalıplarını uzun vadeli olarak değiştirmelerine yardımcı olur. Bu yöntem enerji alımını azaltmayı ve harcamasını artırmayı hedefler.
Kilo yönetimi için onaylanan ilaçlar yaşam tarzı müdahalelerine destek olarak kullanılır. Semaglutid (Wegovy) GLP-1 reseptör agonisti olarak işlev görür ve iştahı azaltırken tokluk hissini artırarak %12’ye varan kilo kaybı sağlar. Liraglutid (Saxenda) ve Naltrekson/Bupropion (Contrave) gibi diğer ilaçlar da etkili seçenekler arasında yer alır. Ancak bu ilaçlar genellikle hekim gözetiminde ve yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte önerilir.
Cerrahiye alternatif olan endoskopik teknikler daha az invaziv yöntemlerle kilo kaybını destekler. Endoskopik Sleeve Gastroplasti (ESG) midenin hacmini küçülterek erken tokluk sağlar. İntragastrik balonlar ise mideye yerleştirilerek gıda alımını sınırlar. Bu yöntemler cerrahiden daha düşük risk profiline sahip olup cerrahi dışı seçenekler arayan hastalar için ideal bir çözüm sunar.
Morbid Obezite için Ne Zaman Cerrahi Müdahale Düşünülür?
Morbid obezite tedavisinde cerrahi müdahale genellikle diğer tedavi yöntemleriyle başarılı sonuçlar alınamayan ve obeziteye bağlı ciddi sağlık sorunları olan hastalar için etkili bir seçenek olarak değerlendirilir. Metabolik ve bariatrik cerrahi (MBC) bireylerin kilo vermesini sağlamanın yanı sıra obeziteye bağlı tip 2 diyabet hipertansiyon ve uyku apnesi gibi sağlık sorunlarını da iyileştirme potansiyeline sahiptir.
Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği (ASMBS) ve Obezite ve Metabolik Hastalıklar Cerrahisi Uluslararası Federasyonu’nun (IFSO) 2022 yönergelerine göre VKİ’si 35 kg/m² veya daha yüksek olan bireyler için eşlik eden hastalıklar bulunsun ya da bulunmasın cerrahi önerilmektedir. Ayrıca VKİ’si 30-34,9 kg/m² arasında olan ve metabolik hastalıklara sahip bireylerde de cerrahi düşünülmelidir. Bu kriterler cerrahinin faydalarının yalnızca yüksek VKİ’ye sahip hastalarla sınırlı olmadığını göstermektedir.
Cerrahi müdahale kararı yalnızca VKİ değerine değil bireyin genel sağlık durumu ve obeziteyle ilişkili hastalıkların ciddiyetine bağlıdır. Örneğin Asya kökenli popülasyonlarda obeziteye bağlı komplikasyonlar daha düşük VKİ aralıklarında ortaya çıkabileceği için cerrahi daha erken dönemde gündeme gelebilir. Karar süreci multidisipliner bir ekip tarafından bireyin cerrahiden elde edebileceği potansiyel faydalar ile risklerin titizlikle değerlendirilmesini içerir. Cerrahi obezitenin neden olduğu sağlık sorunlarını hafifletmede önemli bir araçtır; ancak her hasta için kişiselleştirilmiş bir yaklaşım gereklidir.
Dr. Toygar TOYDEMİR 1976 yılında doğdu. 1994 yılında Gaziantep Fen Lisesi’nden mezun oldu ve aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde tıp eğitimine başladı. Altı yıllık tıp eğitimini bitirdikten sonra 2001-2006 yılları arası Genel Cerrahi İhtisasını yapacağı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine atandı. Erzurum Palandöken Devlet Hastanesinde mecburi hizmetini tamamladıktan sonra 2008-2009 yılları arası klinik şefliğini de üstlendiği Adana Asker Hastanesinde askerlik görevini tamamladı. Evli ve 2 çocuk babası olan Dr. Toygar Toydemir iyi derecede İngilizce ve orta derecede İtalyanca bilmektedir.